Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 1859 yılında Sultan
Abdülmecit döneminde inşa edilen Şile Deniz Feneri’nin restorasyonunu yaparak
özgün haline geri döndürdüklerini belirtti ve “Denizcilere yol gösteren 41’i
tarihi olmak üzere 493 fenerin restorasyon, bakım ve onarımlarını yaparak,
yeniledik” dedi. Mega proje Kanal İstanbul’a da değinen Karaismailoğlu, tüm
modelleme ve simülasyonların Kanal İstanbul’un, İstanbul Boğazı'ndan 13 kat
daha güvenli olacağını gösterdiğini söyledi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu, restorasyonu yapılan Şile Deniz Feneri’nin açılışında konuştu;
“Türkiye, iç ve dış mihrakların beraber tezgahladığı her türlü yıpratma
çabasına rağmen hız kesmeden büyüyor, yoluna devam ediyor. Türkiye, 20 yıldır
iktidara olan güven ve istikrar sayesinde büyüyor. Küresel problemlere gözünü
yummayarak, bölgesel ve küresel barış ve dünyada adil bir yönetim sağlamak için
gerekli adımları atarak büyüyor. Kamu yatırımlarını özel sektörün dinamizmiyle
harmanlayarak, dünyanın gıptayla izlediği projeleri gerçekleştirerek Türkiye
büyüyor. Mavi Vatan’ımız olan denizlerimizde haklarımızı koruyarak, gücünü
hissettirerek büyüyor” ifadelerini kullandı.
DENİZCİLİĞİ GELECEĞE TAŞIYACAK STRATEJİLERİ EN İYİ ŞEKİLDE TAYİN
EDİYORUZ
Denizlerde yapılan taşımacılığın;
sürdürülebilir ekonomik gelişim ve refah için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan
Karaismailoğlu, deniz taşımacılığının düşük maliyetli ve verimli olduğunu
kaydetti. “Bugün de uluslararası ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ı denizlerde
yapılıyor” diyen Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“O nedenle dünyanın ilk 10
ekonomisi arasında yer alma hedefimiz doğrultusunda denizcilik sektörüne
gereken değeri veriyor. Denizciliği geleceğe taşıyacak stratejileri en iyi
şekilde tayin ediyoruz. Stratejik deniz ticaret rotalarının emniyet ve
güvenliğinin sağlanması, bizim gibi büyük devletlerin önemli önceliklerdendir.
Deniz fenerleri de bu yoluculuktaki en önemli seyir yardımcılarından biridir.
Bugün, önce denizcilerimizin ve kıyılarda yaşayan halkımızın canlarını sonra da
taşınan malların güvenliğini son teknoloji ile sağlıyoruz. Denizcilik
sektörümüzün faaliyetleri kapsamında, deniz emniyeti, deniz güvenliği, deniz
çevresinin korunması ile ilgili tüm gereklilikleri yerine getirerek,
uluslararası standartlarda hizmet veriyoruz. Yine denizlerimizin bekçisi, yol
göstericisi fenerleri de ihmal etmiyor. Onların hala deniz seferlerindeki
önemli yardımcılardan olduğunu biliyoruz. Üstelik bu fenerlerimizden bazıları
bizlere Ata mirasıdır. Yüz yılı aşkın bir geleneğin temsilcisidir.
Denizlerimizin parlayan incisidir. İşte bu nedenle, 160 yıldır denizcilerimize
yol gösteren ata yadigarı Tarihi Şile Deniz Fenerini restore ederek
güçlendirilmiş bir biçimde gelecek nesillere miras olarak bırakmanın mutluluğu
içerisindeyiz.”
YAPIYI ÖZGÜN HALİNE GERİ DÖNDÜRDÜK
Şile Feneri’nin, Karadeniz
sahillerinde seyir yapan gemiler için rota feneri olarak 1859 yılında Sultan
Abdülmecit döneminde inşa edildiğini aktaran Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu,
“Yapılmasındaki ilk amaç Kırım Harbi esnasında Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na
giriş yapan gemilere yol göstermekti. O gün bugündür de ülkemizin en uzun
menzilli feneri olarak denizcilerimize, gemicilerimize ışık tutarak rehberlik
ediyor. Şile Feneri, uluslararası standartlarda 1. sınıf kategorisinde deniz
seviyesinden 60 metre yükseklikteki kayalıklar üzerine 110 cm kalınlığında
kesme taş kuleye sahiptir. Fenerin sekizgen şeklindeki kulesinin yüksekliği 19
metredir. Gündüz iyi görünebilmesi için kule siyah beyaz yatay bantlar şeklinde
boyanmıştır. Fenerin görünüş mesafesi 21 deniz milidir. Yapı 524 m2 parsel
üzerine yaklaşık 140 m2 taban alanına sahiptir. Yıllara meydan okuyan bu eşsiz
yapının gelecek nesillerimize sağlıklı bir biçimde aktarılabilmesi yapının tüm
yönleriyle güçlendirilmesiyle olacaktı. Biz de fenerimizin temel güçlendirme ve
restorasyon çalışmalarına başladık. Yapıyı özgün haline geri döndürdük. Fener
kulesinde ortaya çıkarılan boyasız ve sıvasız özgün taş dokusunun daha uzun
süreli ve zarar görmeden korunması için direkt taşa uygulanabilen ve taşın hava
almasını sağlayan özel bir boya kullandık. Özgün doğramalar, tavan ve zemin
kaplamalarının onarımı yaptık. Yapıya sonradan eklenen ve yapıyla bağdaşmayan
muhdes elamanları söktük ve Kurul onaylı projeye uygun olan özgün malzemeler
ile eksiklikleri tamamladık” diye konuştu.
493 FENERİN RESTORASYON, BAKIM VE ONARIMLARI YAPARAK YENİLEDİK
Tarihi Şile Feneri’ndeki restorasyon
çalışmalarının ilk olmadığının altını çizen Karaismailoğlu, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı olarak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün eliyle kıyılardaki
dört bir yanında denizcilere yol gösteren 41’i tarihi olmak üzere 493 fenerin
restorasyon, bakım ve onarımlarını yaparak, yenilediklerini söyledi.
2020 yılında 5’i tarihi eser
olmak üzere 94 fenerin bakım, onarım, güçlendirme ve restorasyon çalışmalarına
başladıklarını kaydeden Karaismailoğlu, “Ayrıca, tarihi olmayan 89 betonarme
fener ile tarihi Anadolu Feneri’nin bakım ve onarımlarını da 2021 içinde
tamamladık. İstanbul’da bulunan Ahırkapı ve Yalova’da bulunan Dilburnu tarihi
fenerlerinin restorasyonları da tamamlanma aşamasında. Tarihi Türkeli, diğer
adıyla Rumeli Feneri’mizde ise çalışmalar süratli ve titiz bir şekilde devam
ediyor. Bunların yanında 2023 yılı sonuna kadar ekonomik ömrünü tamamlamış
mevcut 52 fener kulesi ile 40 yüzer seyir yardımcısının yenilenmesini de
gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
GEMİ İNŞA SANAYİNDE DE ÇOK BÜYÜK BAŞARILAR ELDE ETTİK
Yüzyıllar boyunca Türk
karasularının Avrupa ile Asya’yı, Akdeniz ile Karadeniz’i birbirine bağlayan en
önemli suyollarını oluşturduğunu aktaran Karaismailoğlu, şu değerlendirmelerde
bulundu: “Günümüzde halen dünyanın en hareketli ve yoğun deniz ticaretinin
merkezindeyiz. 2003 yılından bu yana bu gerçeğin bilinciyle hareket ettik. 2003
yılında, dünyada 17. sırada yer alan Türk Sahipli Deniz Ticareti Filosu’nu
bugün 15. sıraya yükselttik. Gemi inşa sanayinde de çok büyük başarılar elde ettik.
2002 yılında 37 olan tersane sayımız 84’e çıkardık. Yıllık üretim kapasitemizi
550 bin deadweıght ton’dan 4,65 milyon deadweıght ton’a yükselttik ve yerlilik
oranımızı yüzde 60 seviyelerine ulaştırdık. Ülkemiz, mega yat üretimde dünyada
3’üncü sırada. 2002 yılında 149 olan liman sayımızı 217’ye çıkardık. 2021 de
faaliyetlerine başlayan Sultan Abdülhamit’in rüyası Filyos Limanı büyük tonajlı
gemilerin yeni adresi oldu. Bu limanımız Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri
arasındaki potansiyel trafikten kaynaklanacak kombine taşımacılık zinciri için
önemli bir aktarma merkezi oldu. Yine, Rize ilimizde İyidere Lojistik Limanı
yapımına da başladık. Karadeniz kıyılarında büyük tonajlı gemilerin
yanaşabileceği ikinci bir dev yatırımı hayata geçiriyoruz. Ayrıca Karadeniz de
Trabzon, Giresun, Samsun, Karasu Limanlarımızla birlikte üç̧ tarafı denizlerle
çevrili ülkemizin ‘Denizci Ülke’ kimliğini de yeniden ortaya çıkardık.”
KANAL İSTANBUL, TÜRKİYE’NİN DENİZLERDEKİ LOJİSTİK HAKİMİYETİNİ
ARTIRACAK
Türkiye’nin dış ticaret
yollarının en kıymetlilerinden olan Boğazların, korunmaya olduğu kadar
geliştirilmeye de çok açık olduğunu belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu, dünyanın göz bebeği İstanbul Boğazı’nda da yoğun bir trafik ve
yük taşımacılığı ile karşı karşıya olunduğuna dikkati çekti. 2021 yılında
İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısının yaklaşık 40 bin olduğuna vurgu yapan
Karaismailoğlu, şöyle devam etti:
“Uğraksız geçiş yapanlar 25 bine
yakın. 465 milyon tonun üzerinde yük İstanbul Boğazı’mız aracılığıyla taşındı;
bunun yaklaşık 151 milyon tonu da ‘tehlikeli yük’. Bu potansiyeli geliştirmek
de bu yükü hafifletmek de bizim görevimiz. Bunun için de hepinizin bildiğiniz
gibi dünya deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek mega bir projemiz var;
Kanal İstanbul. Türkiye’nin denizlerdeki lojistik hakimiyetini artıracak Kanal
İstanbul ile ulaşım sektörü ve denizcilik alanında yeni bir çağın kapısını
aralıyoruz. İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısı, 1930’lu yıllarda ortalama 3
bin iken son yılların ortalaması 45 bini buluyor. Oysa İstanbul Boğazı’nın
emniyetli yıllık geçiş kapasitesi 25 bindir. Bölgesel ve global gelişmeler
dikkate alındığında, trafiğin 2050’li yılarda 78 bin, 2070'li yıllarda 86 bine
ulaşması bekleniyor. İstanbul Boğazı’na alternatif bir güzergahın yapımının
önemi gün gibi ortadır. Mevcut trafik yüküyle Boğaz’da seyir, can, mal ve çevre
güvenliği ciddi tehdit altındadır. Öte yandan, teknolojik gelişmeler sonucu
gemi boyutlarının büyümesi de dünya mirası İstanbul üzerinde büyük baskı ve
tehdit oluşturuyor. 54 iskelede günde 500 bin yolcu taşıyan şehir içi vapur ve
feribotlar için de çok ciddi kaza riski söz konusu. Dünyadaki ticaret hacmi ve
bölge ülkelerindeki gelişmeler dikkate alındığında boğazdan geçen gemi sayısının
2035 yılında 52 bine, 2050’li yıllarda ise 78 bine ulaşacağı öngörülüyor. Bugün
Yaklaşık 14,5 saat olan Boğaz’da ortalama bekleme süreleri, gemi trafiğine,
hava şartlarına, yaşanacak bir kaza veya arızaya bağlı olarak 3-4 günü hatta
haftayı bulabiliyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu süre, gemi sayılarındaki
artış ile daha da artacak. Bu nedenle, İstanbul Boğazı’na alternatif bir
suyolunun planlanması zorunlu hale geldi.”
KANAL İSTANBUL, İSTANBUL BOĞAZI'NDAN 13 KAT DAHA GÜVENLİ OLACAK
Tüm modelleme ve simülasyonların
Kanal İstanbul’un, İstanbul Boğazı'ndan 13 kat daha güvenli olacağını
gösterdiğinin altını çizen Karaismailoğlu, Kanal İstanbul kapsamındaki ilk
ulaşım köprüsü Sazlıdere Köprüsü’nün temelini atarak projeye başladıklarını
söyledi. Karaismailoğlu, “Yine diğer ulaşım geçişi olan; Halkalı-Kapıkule Hızlı
Tren hattı inşaatı kapsamında Halkalı-Ispartakule arası demiryolu hattı
projemizi de Kanal’ın altından tünel ile geçecek şekilde planladık. Çalışmalara
başladık” dedi.
ONLAR TALİMATLARI KİRLİ ODAKLARDAN ALIYOR
Kanal İstanbul’un günübirlik
tartışmaların ötesinde uluslararası ölçekte bir ulaşım ve bölgesel bir kalkınma
projesi olduğunu kaydeden Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Salt ideoloji
siyaseti ile memleketin hayrına olan her projeye karşı çıkan zihniyet yine
karşımızda. Aynı zihniyet, Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprüleri yapılırken
de iş başındaydı. Bunlara kalsa biz boğazdan araçları sandallarla karşıya
geçirecektik. Onlar talimatları maalesef kirli odaklardan alıyor. Bizler;
gönlümüzü milletimize, gözümüzü çocuklarımızın aydınlık refah içindeki
geleceğine çevirmiş, işimize-gücümüze bakıyoruz. Onlar memleket hayrına her işe
karşı durmaya çalışa dursunlar, bizler bütün engellere ve engellemelere rağmen,
milletimize hizmet etmekten, Türkiye’mizi dört başı mamur lider bir ülke
yapmaktan geri durmayacağız. Dev yatırımlarımızı inşa etmeye devam edecek, bir
guru nişanesi olarak milletimize, gelecek nesillerimize armağan edeceğiz. Merak
etmeyiniz, biz bu filmi çok gördük. Sonu
hep mutlu son ile bitiyor. Önce bir sürü yalan, sonra algı operasyonları, hatta
dış ülkelerden yardım dilenme ve yatırımcıları, bürokratları tehdit. Ama
karşılarında bunlardan yılmayan, her defasında vatanına milletine daha güçlü
sarılan Sözünü tutan, başladığı işi bitiren ve milletinin hizmetine sunan,
dünyayı Türkiye’ye bağlayan AK Parti var” değerlendirmesinde bulundu.