Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yerli ve milli olarak geliştirilen Avcı, Azad,
Kasırga, Atmaca ve Kule uygulamaları ile siber güvenliği sağladıklarını
bildirdi. Bakan Uraloğlu, sosyal medya platformlarının faaliyetlerinin
sürdürülmesinden yana olduklarını ve asla yasakçı bir zihniyet içerisinde
olmadıklarını vurgularken, “Milli ve manevi değerlerimiz ile aile yapımız bizim
en kıymetlimiz. Sosyal medya mecralarından onlara bir halel getirilmesine ve
kimse için tehdit alanına dönüşmesine izin vermeyeceğiz.” dedi.
Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 17. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve
Kriptoloji Konferansı’nda konuştu. Bakan Uraloğlu, bilginin her şeyden değerli
ve tarihin her döneminde bir hazine gibi saklandığını belirterek “Bilgi
dijitalleşti ve internet ağlarıyla artık herkesin ulaşabileceği bir hale geldi.
Bu noktada, siber güvenlik ve kriptoloji adında iki güçlü savunma konsepti
ortaya çıktı. Siber güvenlik kavramını bilgiyi dış dünyanın tehditlerinden
koruyan bir sur gibi düşünebiliriz. Kriptolojiyi ise bu surun en sağlam kalesi
olarak görüyoruz. Karmaşık şifreleme yöntemleriyle donatılmış bu kale, bilginin
sadece yetkili kişiler tarafından okunmasını sağlıyor. Tıpkı bir labirent gibi
kriptoloji, izinsiz girişleri engeller ve bilginin gizliliğini korur. Özetle
bilginin okyanusunda yolculuk ederken, siber güvenlik ve kriptoloji, bizi
fırtınalardan koruyan güvenli bir liman gibidir.” dedi.
“Nesnelerin İnterneti
Olarak Adlandırılan Yeni Bir Yaşam Biçimimiz Var”
Son
yıllarda internet kaynaklı veri ihlallerinin artmasıyla birlikte bilgi
güvenliği yönetiminin öneminin arttığını ve herkes için kritik bir öncelik
haline geldiğinin altını çizen Uraloğlu, “Artık hayatımızın her alanına nüfuz
eden internete bağlı cihazların oluşturduğu nesnelerin interneti olarak
adlandırılan yeni bir yaşam biçimimiz var. Bu yeni yaşam biçimi ile birlikte
bir yandan klasik çalışma, düşünme, eğlenme yöntemleri değişirken diğer yandan
yaşam yeni şekilleriyle elektronik ortama taşınmaya devam ediyor. Artık
faturalarımızı internetten ödüyor, e-ticaret siteleri üzerinden alışveriş
yapıyoruz. İnternet bankacılığı ile para transferleri gerçekleştiriyoruz.
Düşünüldüğünde tüm bu gelişmeler, emek, kaynak ve zaman tasarrufu başta olmak
üzere pek çok faydalar sağlıyor. Her türlü bilginin elektronik ortama taşınması
ve kritik altyapılarda da yoğun olarak internet uygulamalarının kullanılması
güvenlik ihlallerini de beraberinde getirdi.” diye konuştu.
“Siber Dayanıklılık ve
Olgunluk, Sadece Teknoloji Odaklı Bir Yaklaşımla Sağlanamaz”
Siber
saldırıların sadece bir teknoloji sorunu olmaktan çıktığını, ekonomik ve sosyal
hayatın her alanını etkileyen ciddi bir tehdit haline geldiğini vurgulayan
Bakan Uraloğlu, “Gelişen tehditler karşısında bu alanlardaki çalışmaların önemi
giderek artmakta ve bu tehditlere karşı yenilikçi güvenlik önlemlerinin
geliştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada konferansımızın ana temasını oluşturan
siber dayanıklılık ve olgunluk kavramları da bu tehditlere karşı koymada her
kurum ve işletmenin öncelikli hedeflerinden biri olmuştur. Siber dayanıklılık,
siber saldırılara karşı direnç gösterme, saldırıların etkilerini en aza indirme
ve normal işleyişine hızla dönme yeteneğini ifade ederken siber olgunluk ise
bir organizasyonun siber güvenlik yönetimi süreçlerindeki başarısını ifade
etmektedir. Siber dayanıklılık ve olgunluk, sadece teknoloji odaklı bir
yaklaşımla sağlanamaz. Bu kavramlar, organizasyonun tüm yapısına entegre
edilmeli ve çalışanların siber güvenlik farkındalığının artırılmasıyla
desteklenmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Savaşlar Bilişim
Dünyasındaki Yerini Almıştır”
İsrail’in
Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizler üzerinden gerçekleştirdiği siber terör
saldırılarının, tüm ülkeler için siber güvenliğin önemini bir kez daha ön plana
çıkardığını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Siber saldırılarla bir bilgisayar
kullanıcısının banka hesap bilgileri elde edilebileceği gibi bir ülkenin askeri
ve politik sırlarına ulaşılması, finans merkezleri, elektrik santralleri,
ulaştırma ve iletişim sistemleri ile hastanelerin çalışamaz hale getirilmesi de
mümkün. Nitekim birkaç ay önce Amerika kaynaklı olarak böyle bir durum da
yaşandı. Maalesef, iletişim teknolojileri sayesinde hayatımızı ve işlerimizi
kolaylaştıran bu imkânlar, kötü niyetli kişiler, yabancı istihbaratlar ve terör
örgütleri tarafından da kötü amaçlı kullanılabiliyor. Virüs, solucan, truva
atı, köle bilgisayar ağları gibi araçlar kullanılarak sistemde bulunan
bilgilere erişilip zarar verilebiliyor. Kısaca savaşlar da artık bilişim
dünyasındaki yerini almıştır.” açıklamasında bulundu.
“97 Binin Üzerinde
Zararlı Bağlantı Tespit Ederek Erişim Engeli Getirdik”
Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığı bünyesindeki Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)
Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezinin (USOM) faaliyetleri hakkında bilgi
veren Bakan Uraloğlu, “USOM eliyle yurt içi ve yurt dışı kaynaklı siber
tehditleri tespit etme ve önleme faaliyetleri yürütüyoruz. Ulusal ve
uluslararası düzeyde iş birlikleriyle, siber tehditlere karşı mücadele
halindeyiz. Kritik sektörlerde, Sektörel Siber Olaylara Müdahale Ekipleri kısa
adıyla SOME ile kurumlar bünyesinde Kurumsal SOME’ler kurarak teknik seviyede
ulusal siber güvenliğimize ilişkin organizasyonun şekillenmesini sağladık. USOM
koordinasyonunda görev yapan 14 sektörel SOME ve 2 bin 304 kurumsal SOME ile
buralarda görev yapan 7 bin 873 siber güvenlik uzmanı ülkemizin sanal siber
sınırlarını koruyor. 2024 yılında toplam 97 binin üzerinde zararlı bağlantı
tespit ederek altyapı seviyesinde erişimlerini engelledik. Ayrıca, USOM
tarafından 2024 yılında toplam 12 binin üzerinde siber güvenlik bildirimi ilgili
kurum ve kuruluşa bildirilerek gerekli önlemlerin alınmasını sağladık.”
açıklamasında bulundu.
“Yerli ve Milli Olarak
Geliştirdiğimiz Uygulamalarımız ile Ülkemizin Siber Güvenliğini Sağlıyoruz”
Siber
güvenlik noktasında en önem verdikleri hususun yazılımdan cihaz üretimine
yerlilik ve millilik olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, “USOM’da tamamen
yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Avcı, Azad, Kasırga, Atmaca ve Kule gibi
uygulamalarımız ile ülkemizin siber güvenliğini sağlıyoruz. Kritik kamu kurumları
ile kritik altyapılar olmak üzere ülkemizin internete açık kaynaklarına ilişkin
zafiyet taraması ve hizmet sürekliliğinin sağlanmasına yönelik izleme
faaliyetlerini Kasırga projesi ile gerçekleştiriyoruz. Toplamda 131 farklı
Kasırga taramasında 284 adet farklı portun servis ve zafiyet taraması haftalık
olarak USOM tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bu taramalarda 894 farklı zafiyet tasarımı kullanılmaktadır. Ayrıca USOM
tarafından 7 saat içinde Türkiye’deki yaklaşık 838 bin 112 adet kritik kapsamda
bulunan web sitesinin zafiyetlere karşı taraması yapılabilmektedir. Atmaca
projesi ile de yüzlerce zafiyete ait risk engellenmektedir. Bu kapsamda kritik
özel sektör kuruluşları ve kamu kurumlarına yönelik 17 milyona yakın IP
adresinin her biri için düzenli olarak yapılan taramalarla zafiyete ait
riskleri proaktif şekilde tespit edebiliyoruz.” dedi.
Bir Haftada 402 Bin 979
Zararlı İnternet Adresine Erişim Engellendi
USOM
tarafından geliştirilen yapay zekâ teknolojisi ile toplam 61 bin 293 adet alan
adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığını tespit
ettiklerini ve gerekli önlemleri aldıklarını belirten Bakan Uraloğlu, “Toplam
402 bin 979 adet zararlı internet adresine son bir haftada 165 milyon erişim
engellendi. Yine, son bir haftada 2 bin 348 adet yani ağ saldırısı USOM'a
raporlanmış ve gerekli tedbirler alınmıştır. Uluslararası Telekomünikasyon
Birliği tarafından hazırlanan Küresel Siber Güvenlik Endeksi’ne göre ülkemiz
Avrupa’da 6., dünya genelinde ise 11. sıradadır.” ifadelerini kullandı.
“Sosyal Medya
Platformlarının Faaliyetlerinin Sürdürülmesinden Yanayız”
Sosyal
medya tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Uraloğlu, “Maalesef bu
tür platformlar üzerinden art niyetli kişiler hemen her konuda yalan yanlış bilgiler
paylaşarak sosyal medya mecralarının negatif fonksiyonunu öne çıkarıyor. Artık
bazı sosyal medya platformları ciddi bir seviyede topluma, bireye, aileye,
çocuklara zarar veren pozisyondadır. Bu noktada bu platformlar bir ifade
özgürlüğü meselesi olmaktan çıkıp kişilik haklarının ve mahremiyet hakkının
ihlal edildiği bir negatif özgürlük alanına dönüşüyor. Tabii ki sosyal medyada
kendini ifade etme hakkını hukuk içerisinde kullananlar için bir sözümüz yok.
Kesinlikle sosyal medya platformlarının faaliyetlerinin sürdürülmesinden
yanayız ve asla yasakçı bir zihniyet içerisinde değiliz. Ama en baştan beri
sosyal medya platformlarının Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına saygı duymalarını
istedik.” dedi.
Sosyal
medyanın kimse için tehdit alanına dönüşmesine izin vermeyeceklerini kaydeden
Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli
ve manevi değerlerimiz ile aile yapımız bizim en kıymetlimiz. Sosyal medya
mecralarından onlara bir halel getirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Son zamandaki
yaptığımız uygulamalarla gerek temsilci atamayan platformların temsilci ataması
gerekse de temsilci gerektirmeyen bazı oyun platformlarının ülkemizle yakın
temasa geçtiğini özellikle söylemek isterim. Burada biz gençlerimizi,
kadınlarımızı, insanlarımızı korumaya bu anlamda devam edeceğiz ve kesinlikle
hiçbirine müsamaha göstermeyeceğiz. Bir sosyal medya platformunun ne kadar
kuralları varsa bizim ülkemizin kuralları ve prensipleri de en az onlar kadar
kıymetlidir. Bu noktada bütün kurumlarımızla, Bakanlıklarımızla ve diğer ilgili
bütün kurumlarımızla yakın bir iletişim halindeyiz. Gerekli tedbirleri almaya
devam edeceğiz.”